1 Ekim 2012 Pazartesi

27 Eylül


27.09.2012 – Perşembe – 13:47

Eveeeeet, bugün evdeyim. Çünkü hasta oldum. 11’e kadar uyumuşum. Cidden hastayım demek ki, yoksa 8’de dikilirdim ayağa. J

Kalktım ve Feli’ye durumumun aynı olduğunu fakat dinlediğimde iyi olacağımı yazdım. Yüzümü yıkıyorken kapı çaldı. Önce bana öyle geldiğini sandım. Sonra yine çalınca gidip baktım, ev sahibim gelmiş yanında bir kadınla. Kapı kilitliydi, açtım. Eşiymiş yanındaki. J 2 gün önce imzaladığım kontratı imzalamışlar ve benimkini bana getirdiler. Bir de kaloriferi ayarlamaya gelmiş. Bana nasıl ayarlandığını gösterdi. Şanslıyım ki İngilizcesi var. Anlaşabileceğimiz kadar en azından. Ve kelimeleri anlaşılabilir söylüyor. J Eşiyle tanıştırdı beni; Ines. Kadın bir şeyler sordu, Andres çevirdi. Çocukları soru. Çok şirinler dedim. Evi beğendim mi diye sordu. “Me gusta.” dedim. Andres tebrik etti beni. Onların numaralarını aldım, benimkini onlara verdim. Teşekkür ettim ve gittiler. J

Yeri gelmişken bana “İspanya’ya gidiyorsun, kışlık kıyafet alma.” Diyen insanlara sevgilerimle birlikte öksürüklerimi de gönderiyorum. Bu tarihte kalorifer yakılması normal ise bu burasının soğuk bir yer olduğu anlamına gelir, değil mi? İyi ki sizi dinlememişim. J

Kahvaltıda sebzeli yumurta, kızarmış ekmek yedim ve portakal suyu içtim. Hemen ardından da ilacımı içtim: gripin! J

Kahve yaptım kendime. Hastayken içmem iyi olacak mı bilmiyorum. Annemi aradım ama açmadı. Hilal teyzemi de aradım ve meşguldü, her zamanki gibi. J Marta’ya sordum, kahve istemedi.
Saat daha 2. Hasta olduğum için bir yere gidemiyorum. Dinlenmem lazım çünkü. Az önce evdeki bir kitapta Fuenlabrada haritası buldum. Veeee bizim evi de buldum. Mükemmel bir şey bu! 2 gündür kaybolup kaybolup evi buluyorum zaten. Bence artık sorun yaşamam.

Dün Nieves Feli’ye, Arzum’a söyle Madrid’e gitmesin bugün demiş. Çünkü 2 gün önce Madrid’de miting olmuş ve polisler coplarla insanları dövmüşler. 25e yakın kişiyi de içeri almışlar. Bugün 12 haberlerinde sadece özet geçerken gördüm ben de. Çok kötü bir görüntüydü. Dün gece de bir şeyler olmuş. Tam anlayamadım ama yine cop ve polis gördüm bir sürü. Niye anlaşamıyoruz ya? Nedir zorumuz?

Aaaaaaaa 3 gündür çözmeye çalıştığım bir şeyi çözdüm şuan. Sabahları ev kolonya kokuyordu. Ama anlayamıyordum nedenini. Kolonyanın ne olduğunu bile bilmiyorlar çünkü. Şuan Marta’nın kullandığı kozmetiklerden biri alkol içeriyor bence. Çünkü limon kokusu yok ama kolonya gibi kokuyor. J Zaten Clean&Clear yüz temizleme jelinin üstündeki yazı Türkçe. J Tabi Marta bunu biliyor mu bilmiyorum.

Feli mesaj attı. Bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sormuş. Çok çok şirin ya. J

Şimdilik bu kadar. Zaten bugün bir şey yapmam heralde. İspanyolca fiillere bakacağım. Bir de film izlerim. J

Hasta luego! Adios!

21:41
Türkçe konuşmak istiyorum. L Sercan ve Ömer’le konuştum. Sercan Hatay’daymış. Arkadaşının ablasının düğünü için gitmiş güya. Ama sonra itiraf etti değişiklik olsun diye gittiğini. J Ömer de iş bakıyormuş. Her zamanki Ömer işte. :p Ona numaramı göndermemişim feysten. Bence gönderdim ama o görmedi. Eğer göndermişşem biraz uğraşacağım onunla. J

“Halloween” için 2 tane PPT hazırladım. İnşallah beğenir Feli. Bu konuda pek bilgim olmadığından şüphelerim var. J

Nieves aradı beni. Nasıl olduğumu sordu. Daha iyiyim dedim. Yarın da dinlen dedi. Bir şeye ihtiyacım olursa mutlaka arayacakmışım. J

Sabah yazdıktan sonra odamı temizledim. Tam temizlik oldu. Bence daha önce hiç bu kadar temiz olmamıştı bu oda. :D yerleri bezle sildim, ellerimle. Hem de iki kere, Hacı şakir’le. J Yatağın, dolapların altını filan da. Sonra ev ayakkabılarımı temizledim. Onları sadece odamda kullanacağım. Dışarıda terliklerimi giyeceğim. Odamın zemini fayans olduğundan kilim gibi bir şey almam lazım. Ayaklarımı her zaman bir şeyin içinde tutamam. Zaten tüm gün ayakkabımın içinde olacaklar. L pervazı da sileyim dedim ama demez olaydım. O kadar pisti ki. L Kaç kere yıkadım bezi. Ve hala tamamen temiz değil dış tarafı. Ama umurumda da değil. J

Raflarımı da düzenledim. Feli’nin bana verdiği ajandaya gereken şeyleri yazdım. Tatillerimi de yazdım. J

Öğle yemeğimde çok güzel pilav yaptım. Yanına da sebze. J ve bir bardak portakal suyu. “how I met..”i izlerken yedim bir güzel. İngilizce izlerken bu kadar gülmüyorum. Bunu anlamadığım halde neden güldüğümü de bilmiyorum.

Bir kelime öğrendim ama izlerken: casar. Casa ev demek. Casar da evlenmek. Aynı Türkçe’deki gibi. Çok güzel değil mi? Aynı mantık. Mencanta!

Canım çok sıkılıyorum. Yan odamdakinin arkadaşları geldi. Sürekli gülüyorlar. Gülsünler tabi de ben burada hasta hasta evdeyim tüm gündür. L

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder