1 hafta oldu.
İspanya’daki ikinci cumartesim. J Mükemmel!
Ve bu mükemmel günden bir o kadar mükemmel başka bir şey
yapıp “Audrey Hepburn” filmi izledim. Çok güzeldi yine. “How to steal a million
dolar” Kesinlikle izlenilmeli. Bu tür filmleri izledikten sonra şimdinin
romantik komedilerini sevmemem çok normal. İğrenç şuankiler. Kaka. J Tabi “Spanglish”i
bunun dışında tutuyorum. O baş tacım! Ama “Charade”ın yerini de asla alamaz.
Dün gece çok garip şeyler oldu. Sanırım ateşim çıktığı için.
Tuvalete gitmek için kalktım. Ama kalkmadan önce rüya gördüm. Her ne kadar şuan
hatırlamasam da tuhaf oldum uyanınca. Uyumam da epey zaman aldı. İlacımı
alacaktım ama tokken almam gerektiğini okuyunca vazgeçtim. 10’da uyandım sabah.
Panjurumu açtım. Baktım ki yerler kuru. Çok mutlu etti bu beni. Çünkü makarna
ve pirinçten başka bir şeyim kalmadı yiyecek. Markete gitmem lazım. Kara
bulutlar var. Şemsiyemi yanıma alırım yine de. J
İyileşemedim ama hala. Bugün daha iyi hissetmem lazımdı. Ama
olmadı. Ve sanırım ev arkadaşım da hasta oldu. Sabah kahvaltıda çorbamı
içtikten sonra çay yaptım, bir bardak da ona verdim. Bol limonlu bir bardak
çay. J
Hem de benim çayım. Bu seferkinin rengi tam Danimarka’daki gibi oldu, Abel’in
sevdiğinden…
Dünü ve
önceki günün devamını yazamadım. O yüzden bugün(1 Ekim 2012) yazıyorum onları. J
29.09.2012’nin devamı…
Canım çok
sıkıldığından Carrefour’a gittim. Bir sürü şey aldım yine: kedi maskesiJ , domates, vejeteryan
pizza, mutfak için havlu, tuvalet kokusu, çamaşır için deterjan, burnum için
selpak J ,
şeker, boya kalemi ve vileda ucu. J
Eve geldiğim
gibi pizzamı mikrodalgaya attım. 13 dk sonra afiyetle yemeye başladım.
Tabi
izlerken TV izledim. Filmin adının İspanyolcasını biliyorum sadece: La imperia
de sol. Güneş imparatorluğu gibi b,ir şey. Gözlerime inanamadım. Cristian Bale
oynuyor ama çocuk. Bir insan nasıl aynı güzellikte büyüyebilir. Bundan sonra
küçükken güzel olanlar büyüyünce çirkinleşir demeyeceğim. Çok şirindi. Gözleri
dudakları hiç değişmemiş. Konuşması konusunda bir şey diyemeyeceğim çünkü
dublaj izledim. Ama beden dili süpermiş o zaman da. Bilmediğim bir dilde
izlediğim halde genel olarak anladım. J
Uyumadan
önce de ne zamandır izlemek istediğim ama bir türlü kısmet olmayan filmimi
izledim: Yol. Türkçe duymak iyi gelir diye düşünmüştüm. Film de güzel olunca
çok iyi geldi. J
Öyle işte.
Tabi 2 gün sonra yazınca detay filan kalmadı. J
Ki bana sorsam bunların hepsini sanki Pazar günü yaptım. Ama fişler ve sinema
defterim Cumartesi yaptığımı söylüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder