1 Ekim 2012 Pazartesi

29 Eylül


1 hafta oldu.

İspanya’daki ikinci cumartesim. J Mükemmel!

Ve bu mükemmel günden bir o kadar mükemmel başka bir şey yapıp “Audrey Hepburn” filmi izledim. Çok güzeldi yine. “How to steal a million dolar” Kesinlikle izlenilmeli. Bu tür filmleri izledikten sonra şimdinin romantik komedilerini sevmemem çok normal. İğrenç şuankiler. Kaka. J Tabi “Spanglish”i bunun dışında tutuyorum. O baş tacım! Ama “Charade”ın yerini de asla alamaz.

Dün gece çok garip şeyler oldu. Sanırım ateşim çıktığı için. Tuvalete gitmek için kalktım. Ama kalkmadan önce rüya gördüm. Her ne kadar şuan hatırlamasam da tuhaf oldum uyanınca. Uyumam da epey zaman aldı. İlacımı alacaktım ama tokken almam gerektiğini okuyunca vazgeçtim. 10’da uyandım sabah. Panjurumu açtım. Baktım ki yerler kuru. Çok mutlu etti bu beni. Çünkü makarna ve pirinçten başka bir şeyim kalmadı yiyecek. Markete gitmem lazım. Kara bulutlar var. Şemsiyemi yanıma alırım yine de. J

İyileşemedim ama hala. Bugün daha iyi hissetmem lazımdı. Ama olmadı. Ve sanırım ev arkadaşım da hasta oldu. Sabah kahvaltıda çorbamı içtikten sonra çay yaptım, bir bardak da ona verdim. Bol limonlu bir bardak çay. J Hem de benim çayım. Bu seferkinin rengi tam Danimarka’daki gibi oldu, Abel’in sevdiğinden…


Dünü ve önceki günün devamını yazamadım. O yüzden bugün(1 Ekim 2012) yazıyorum onları. J 

29.09.2012’nin devamı…

Canım çok sıkıldığından Carrefour’a gittim. Bir sürü şey aldım yine: kedi maskesiJ , domates, vejeteryan pizza, mutfak için havlu, tuvalet kokusu, çamaşır için deterjan, burnum için selpak J , şeker, boya kalemi ve vileda ucu. J

Eve geldiğim gibi pizzamı mikrodalgaya attım. 13 dk sonra afiyetle yemeye başladım.
Tabi izlerken TV izledim. Filmin adının İspanyolcasını biliyorum sadece: La imperia de sol. Güneş imparatorluğu gibi b,ir şey. Gözlerime inanamadım. Cristian Bale oynuyor ama çocuk. Bir insan nasıl aynı güzellikte büyüyebilir. Bundan sonra küçükken güzel olanlar büyüyünce çirkinleşir demeyeceğim. Çok şirindi. Gözleri dudakları hiç değişmemiş. Konuşması konusunda bir şey diyemeyeceğim çünkü dublaj izledim. Ama beden dili süpermiş o zaman da. Bilmediğim bir dilde izlediğim halde genel olarak anladım. J

Uyumadan önce de ne zamandır izlemek istediğim ama bir türlü kısmet olmayan filmimi izledim: Yol. Türkçe duymak iyi gelir diye düşünmüştüm. Film de güzel olunca çok iyi geldi. J

Öyle işte. Tabi 2 gün sonra yazınca detay filan kalmadı. J Ki bana sorsam bunların hepsini sanki Pazar günü yaptım. Ama fişler ve sinema defterim Cumartesi yaptığımı söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder